Immanuel Kant: Deneyimden Bağımsız Bilgi Mümkün Müdür?

Bilgi, bilen ile yani özne ile bilinen yani nesne arasındaki ilişkiden çıkan yeni bir üründür. Felsefe dünyası gerçek bilginin ne olduğunu tam olarak öğrenebilmek için Alman felsefesinin kurucu isimlerinden biri olan 18.yüzyıl filozofu Immanuel Kant’ı beklemek zorunda kalmıştır.

Huzurlarınızda Immanuel Kant…

Kant’ın bilgi felsefesi, birbiriyle hiçbir noktada anlaşamayacak sanılan Ampirizm ile Rasyonalizmi nihayet bir nokta birleştirmiştir. Bu, o dönem için gerçekten büyük değişim olarak kabul edilmişti. Ampirizm, bilginin sadece duyulardan, yani deneyden doğduğunu savunurken; Rasyonalizm yani akılcılık ise bilginin sadece akıl ile elde edilebileceğini söylemekteydi. Bu iki karşıt görüşün arasındaki çatışmayı Kant eleştirel felsefesiyle bitirmiştir.

Kant bilginin iki kaynaktan gelerek birleşmesiyle oluştuğunu söyler. Kant’a göre bizler ancak duyu yeteneğimizle yani deneyle dış dünyadan gelen verileri aklımızın odalarında bilgiye dönüştürürüz. Kant bu işlemi “Transandantal Estetik” olarak adlandırmıştır. Daha açıklayıcı olması için bir kez daha tanımlarsak; Transandantal Estetik, dışarıdan alınan verilerin insan zihninde “A Priori” unsurlarla birleşerek bilginin oluşması işlemidir.

“A Priori” nedir? Bunu diğer yazılarımda açıklamış olsam da burada yeniden detaylı olarak açıklamak istiyorum. Fakat önce Kant neden böyle bir çaba içine girmiştir onu anlamamız gerekiyor.  Kant’ın eleştirel felsefesi olarak bilinen yazmış olduğu o ünlü üç eserinde, üç temel soruya cevap aramıştır: “Neyi bilebilirim?” “Ne yapmalıyım?” ve “Ne umut edebilirim?” Bizim bu yazıda konuşacağımız konu ilk soru olan “Neyi bilebilirim?” sorusunun cevabıdır.

Kant öncelikle bilgiyi ikiye ayırmıştı “A Priori Bilgiler” (deneye gerek duyulmadan öğrenilen bilgi) ve “A Posteriori Bilgiler” (deneyle öğrendiğimiz bilgiler)

Kant bilgiyi ikiye ayırdıktan sonra bize bildiğimiz şeyleri öğreten “Yargı” dediğimiz öğretici cümleleri de ikiye ayırmıştır. Analitik Yargılar ve Sentetik Yargılar olarak.

Analitik Yargılar deneye gerek duymazken, Sentetik Yargılar deneye bağımlıdırlar. Bunun yanı sıra Analitik Yargılar daima doğru olan yargılarken, Sentetik Yargılar doğru ya da yanlış olabilen yargılardır. Analitik Yargılar bilgimizi genişletmezken, Sentetik Yargılar bilgimizi genişletirler.

Geçen yazımızdaki örneği hatırlayalım; “Su 100 derecede kaynar” yargısı “Sentetik A Posteriori” bir yargıydı çünkü hem deneye dayalıydı hem de bilgimizi genişletiyordu. Ama “Bekâr erkekler evli değildir” yargısı ise “Analitik A Priori” bir yargıydı çünkü “Bekâr” kelimesi zaten “evli olmayan” olduğundan bilgimizi genişletmiyordu ve biz bu bilgiye deneyle ulaşmıyorduk.

Sentetik A Priori Yargılar

Eveeet, şimdi Kant’ın esas maksadına geliyoruz. Kant bu kadar şeyi anlatmak için üç tane kitabı neden yazdı. Kant sadece şunu öğrenmek istiyordu; “A Priori” olarak yani deneyimden tamamen yalıtılmış, deneye dayanmayan, deneyimlemediğimiz şeylerin bilgisi bizim bilgimizi genişletir mi?

Analitik, Sentetik, A Priori ve A Posteriori kelimelerini artık biliyorsunuz. Öyleyse Kant hangi yargıyı arıyordu; Tabii ki “Sentetik A Priori Yargıları” Kant’ın cevabını aradığı soru şuydu; “Sentetik A Priori” yargılardan biz bir şey öğrenebilir miyiz? Yani öyle bir bilgi olsun ki hem deneye dayanmasın “A Priori “ olsun ama hem de bilgimizi genişletsin “Sentetik” olsun.

Kısacası Kant’ın cevabını aradığı soru şuydu; Deneyimden bağımsız bilgi mümkün müdür?

Acaba Kant için Deneyimden bağımsız bilgi mümkün müdür? sorusu neden bu kadar önemliydi. Cevabı diğer yazımızda…

Kaynakça:

Felsefe Tarihi & Thales’ten Baudrillard’a – Ahmet CEVİZCİ

Immanuel Kant – Manfred KUEHN

Prolegomena – Immanuel KANT

Dilozof Felsefe Konuşmaları – Pelin Dilara Çolak ( YouTube )


Immanuel Kant: Deneyimden Bağımsız Bilgi Mümkün Müdür?” için bir yanıt

Yorum bırakın