Immanuel Kant’ın Ödev Ahlakı

Daha önce yazmış olduğum Kant yazılarından hatırlarsınız; Kant Eleştirel Felsefesinin ortasına üç temel soruyu oturtmuştu “Neyi bilebilirim?” “Ne yapmalıyım?” ve “Ne umut edebilirim?” Bu soruların cevaplarının arayışı içine giren Kant, Eleştirel Felsefesinin ilk eseri olarak kabul edilen “Saf Aklın Eleştirisi” adlı kitabında evreni Fenomenal (Görülen) ve Numenal (Kendinde Şey) olarak ikiye ayırmış ve biz bilinçli varlıkların sadece Fenomenal dünyaya ait olanının bilgisine ulaşa bileceğimizi uzun uzun anlatarak kanıtlamıştı. Böylece Kant ilk sorusunun yani “Neyi bilebilirim?” sorusunun cevabını vererek Metafiziği ve Metafizik kavramlarını oyunun dışına atmıştı.

Şimdi Kant’ın önünde daha büyük bir soru vardı. Metafiziğin cevaplarını veremediği bir dünyada ahlak ve adalet nasıl oluşturulacaktı? Metafiziğin olmadığı bir dünyada insan nasıl ahlaklı olabilir? Kant bu sorunun cevabını kendi Ahlak Felsefesinde iki büyük kuramla açıklamıştır; Teleolojik Kuram ve Deontolojik Kuram.

Teleolojik Kuram ve Deontolojik Kuram

Kant’ın Ahlakı açıklayacağı kuram yani kendisinin ortaya çıkardığı o ünlü “Ödev Ahlakı” Deontolojik Kuramdır bu yüzden gelin önce biz birincisinin yani Teleolojik Kuramın ne olduğuna bakalım.

Teleolojik Kuram; Kişilerin ahlaksal davranışlarını incelerken davranışın yarattığı sonuçlara önem verir. Bu kuram için önemli olan şey, yapılan davranışın sonucunda bu davranışın kişiye ya da topluma fayda sağlayıp sağlamadığıdır. Faydacılığın ön planda olduğu bu kuramda eğer bir davranışın iyi sonuçlarının toplamı, kötü sonuçların toplamından daha fazla ise davranışın kesinlikle ahlaki olduğu kabul edilir.

Kant’ın savunduğu Deontolojik Kuram ise davranışların yaratacağı sonuçlara yani o davranışın mutluluk ve fayda getirip getirmemesine bakmaz. Bunun yerine davranışların yapılma niyetlerine bakar. Kant’ın Ahlak Felsefesinde önemli olan niyettir. Kant için kişinin “Ne Yaptığı” değil “Neden Yaptığı” önemlidir.

Kant Ahlakına göre kişiyi ahlaki davranışa yönelten etki kesinlikle haz, mutluluk ya da fayda olamaz. İşte buna Kant “Ödev Ahlakı” demektedir.

Koşullu Eylem ve Koşulsuz Eylem

Ödev Ahlakını daha iyi tanımlayabilmek için Kant, davranışları yani eylemleri Koşullu Eylem ve Koşulsuz Eylem olarak ikiye ayırır. Şimdi bu iki eylemin neden Kant için bu kadar önemli olduğunu anlamaya çalışalım. Bir eylem, bir haz, bir mutluluk veya bir beklenti içerisinde yapılıyorsa bu eylem Kant’a göre koşullu eylemdir ve asla ahlaki değildir. Fakat eğer yapılan eylem bir çıkar ya da beklenti içerisine girilmeden ödev duygusu içerisinde yapılıyorsa bu eylem koşulsuz eylemdir ve Kant’a göre kesinlikle ahlakidir ve doğru olan da budur.

Kant’ın verdiği örnekle konuyu bitirelim; “Güvenilir olmak için yalan söylemiyorum” cümlesi mi yoksa “Yalan söylemiyorum” cümlesi mi ahlakidir? Bu soruya Kant’ın Ödev Ahlakını bilen kişiler olarak artık cevap verebiliriz. Tabii ki ikinci cümle Kant için ahlaki bir cümleyken “Güvenilir olmak için yalan söylemiyorum” cümlesi ise Kant için düpedüz ahlaksız bir cümledir.

Sanırım şimdi Kant’ın söylediği o ünlü “Öyle bir davran ki davranışının ilkesi tüm insanlar için geçerli olan bir ahlak yasası kabul edilsin” sözü daha büyük bir anlam kazandı.

Kaynakça:

Felsefe Tarihi & Thales’ten Baudrillard’a – Ahmet CEVİZCİ

Immanuel Kant – Manfred KUEHN

Dilozof Felsefe Konuşmaları – Pelin Dilara Çolak ( YouTube )


Immanuel Kant’ın Ödev Ahlakı” için bir yanıt

Yorum bırakın