Bir önceki yazılarımda Ortaçağdan sonra Descartes ile başlayan Modern Felsefe döneminden bahsetmiş daha sonra Spinoza ve Leibniz felsefelerini anlatmaya çalışmıştım. Son olarak Mantığın İlkelerini; Özdeşlik, Çelişmezlik ve Üçüncü Halin İmkansızlığı ilkelerini tanımlamış ve 17.yy da Leibniz’in bu ilkelere “Yeter Neden İlkesi”’ni ekleyerek bu ilkeyle Tanrıyı açıklamasına değinmiştik.
Bu yazımızda ise yine Leibniz tarafından Felsefeye girmiş bir kavramı; “Teodise” kavramını açıklamaya çalışacağız. Aslında tarihsel sürece baktığımızda Teodise kavramını ilk ortaya koyan kişinin Antik Yunan filozoflarından Epikuros olduğu söylenir. Kavram üzerinde Ortaçağ Hristiyan ve Ortaçağ İslam Felsefeleri oldukça fazla tartışmıştır; Modern Felsefede ise Leibniz tarafından şekillendirilmiştir.
Nedir bu Teodise denilen kavram?
Din felsefesine göre Tanrı mutlak iyidir. Her bir sıfatın en iyisini, en mükemmelini taşımaktadır. Tanrı eğer mutlak iyiyse, mutlak iyi olan Tanrının yarattığı bu dünyada kötülükler neden vardır? Tanrı bu kötülükleri neden yok etmemektedir ya da bu kötülüklere neden izin vermektedir. Teodise denilen kötülük problemi işte bu soruların cevaplama çabasına verilen isimdir.
Daha açıklayıcı olursak; Bilindiği gibi gerek din gerek felsefe, Tanrı kavramını her şeyi bilen, her şeyi gören, her şeye gücü yeten ve mutlak iyi olan olarak tanımlar. Ancak bu sıfatlara sahip olan Tanrı’nın yarattığı dünyada kabul etmeliyiz ki fiziksel ve ahlaki kötülükler vardır ve olmaya devam etmektedir. İşte Teodise; Mutlak iyi olan bir Tanrı’nın yarattığı bir dünyada kötülük nasıl var olabilir? Tanrı bu kötülüğe neden izin verir? Neden henüz hiçbir şeyden haberi olmayan üç yaşındaki bir çocuk açlıktan, savaştan ya da hastalıktan ölür? gibi soruların cevaplarını vermeye çalışan bir düşünce sistemidir.
Felsefe Tarihinde Teodise kavramını yani Kötülük Problemini açıklamaya çalışan Ortaçağ Felsefesinde; Augustinus, Gazali, İbn Sina, Thomas Aquinas, Modern Felsefede; Leibniz ve Kant gibi birçok düşünürler olmuştur. Onlara göre, Tanrı’nın kötülüğe izin vermesinin haklı nedenleri vardır. Bu nedenle mutlak iyi olan bir Tanrıyla, kötülüğün olduğu dünya arasında bir tutarsızlık yoktur.
Örneğin Augustinus’a göre insan akıl ve özgür iradeye sahiptir ve dünyada olan Ahlaksal kötülük insanın Tanrı tarafından kendisine bahşedilen özgür irade yetisini düzgün kullanmamasından ortaya çıkmaktadır. Ona göre Tanrı insanı günahsız yaratmıştır ve onu kötülüklerin olmadığı bir dünyaya göndermiştir fakat insan özgür iradesiyle iyiliği kendisi yok etmiştir. Augustinus’a göre Tanrının yarattığı dünyada kötülük yoktur; ona göre kötülük iyiliğin olmama halidir.
İslam Felsefesi ise Teodise kavramı daha geniş bir çerçevede tartışmıştır. Kötülük insanın eylemlerine, davranışlarına mı bağlıdır, yoksa yaratılışta insanın bir özelliği midir?, Kötülük bir varlık mıdır; eğer varlıksa yaratılma nedeni nedir? gibi sorulara cevap aranmıştır. İslam felsefesi insanoğlunun nefis, nifak, riya, kendini beğenmişlik, cimrilik, hırs, kıskançlık, dedikodu, gibi niteliklerden vazgeçmeden kötülüğün yok olmayacağını söyler.
Leibniz ise Teodise kavramını bir önceki yazımda anlattığım “Yeter Neden İlkesi” çerçevesinde açıklamıştır. Leibniz; “Monadoloji” isimli kitabında ” Tanrı’nın idealarında olası dünyaların sayısı sonsuzdur ve bununla beraber bu dünyalardan sadece bir tanesi fiilen var olabilir, bu durumda Tanrı’nın bu sonsuz adet olan olası dünyalardan birini seçmesinde, yeter sebep ilkesi gereğince Tanrı’yı bu olası dünyayı seçmesine iten bir sebep bulunmak zorundadır” ; “Ve bu sebep, yalnız bahsi geçen olası dünyaların içerdikleri, uygunlukta yahut mükemmellik derecelerinde bulunabilir” diyecek ve kötülük problemini kendisinin o ünlü “Mümkün Dünyaların En İyisi” cümlesiyle açıklayacaktır. Ona göre Tanrı mutlak iyi olandır. Bu nedenle bu dünya mümkün dünyalar arasında en iyi olandır. Dünyada var olan kötülük kavramı tıpkı Augustinus’un açıklamasında olduğu gibi sadece iyiliğin eksikliğidir diye açıklamıştır.
Teodise açıklamaları daha sonraki yıllarda birçok düşünür tarafından eleştirilmiştir. En ciddi eleştiri 18. Yüzyıl Aydınlanma Çağı düşünürlerinden Voltaire’den gelmiştir. Voltair yazmış olduğu “Candide” isimli eserinde, eserin başkahramanı felsefe hocası Panloss üzerinden Leibniz’in “Mümkün Dünyaların En İyisi” düşüncesini ciddi anlamda eleştirmiştir.
Sonuç olarak Ortaçağ Felsefesinden beri tartışıla gelen “Kötülük Problemi” birçok düşünür tarafından açıklanmaya çalışılmış ancak her kesimi tatmin edecek bir açıklama yapılamamıştır.
Kaynakça:
Monadoloji – Leibniz
Candide – Voltaire
Felsefe Tarihi & Thales’ten Baudrillard’a – Ahmet CEVİZCİ
