Son Kez Olur Bazı Şeyler

Son kez olur bazı şeyler bilmezsin. Gün gelir son kez görülür bir yüz, son kez duyulur bir ses, son kez hissedilir yürekte bir sıcaklık ama sen son olduğunu anlamazsın.

Ve hep birdenbire biter bazı şeyler, hiç bitmesini istemesende; bir sabah uyandığında yoktur artık; kocaman bir boşluk kalmıştır geride. Ve bir gün kendini o kocaman boşluğa ( hissettiğin o kadar yoğun duygunun bir anda nasıl olup da kaybolup gittiğine şaşarak ) bakarken bulursun.

Anılar gibi hissettiğimiz duyguların da ne zaman sona erdiğini kestirmek zordur. Gün olur bir bakarsın, sanki her şey, hissettiğin onca duygu, yaşadığın onca anı, bir sis perdesi arkasında kaybolmuş gibi gelir. Şaşarsın…

Belki de asıl sorun, hayatın sürekli değişen doğasını kabullenmekte yaşanır. Çünkü hayatın doğasında değişim vardır ve hayat bizden de sürekli olarak değişmemizi ister. Biz değiştikçe yaşadığımız olaylar, baktığımız pencereler, ön yargılarımız, düşüncelerimiz de bizimle birlikte değişir.

Belki de hayatımızdaki bitişlerin hep birdenbire olması, daha önce hissettiğimiz o yoğun duyguların birdenbire kaybolması değişimin eseridir. Çünkü bizim için biten şeyleri anlamak ancak değişimle mümkün oluyor.

Dün aynı pencereden baktığımız dostumuzun artık bizimle aynı dili konuşmadığını görmek, yıllardan beri dost olduğumuz ve her şeyimizi paylaştığımız bir insanın gün geçtikçe farklılaştığına şahit olmak ya da üç yıl önce olumsuz gördüğümüz bir düşünceye bugün daha sıcak bakabilmemiz ancak değişimi kabullenmekle mümkün.

Bu değişime üzülmek mi gerekir yoksa kabullenmek mi? Elbette ki üzülmek insani bir duygu ama sırf biz hala aynı pencereden bakıyoruz diye çevremizdeki insanların da değişmemesini beklemek hiç de adil değil diye düşünüyorum. Çünkü hayat böyle işlemiyor; herkes kendi yolculuğunda farklı duraklarda iniyor, farklı insanlarla tanışıyor, farklı anılar yaşayıp, farklı duygularla besleniyor ve sonuçta değişim kaçınılmaz oluyor.

Bir sevgili, bir arkadaş, bir dost, bir sırdaş: her türlü ilişki bir gün sona erebiliyor. Tabii ki yaşanan her şeyi unutmak imkânsız. Belki zamanla bazı anılar bulanıklaşacak bazıları ise hepten kaybolacak ama eskiden çok sevdiğimiz ve artık giymediğimiz için tozlu bir çekmeceye kaldırdığımız o eski gömleğimiz gibi değişime uğrayan duygularımız da ona ayırdığımız alanda kalmaya devam edecek.

Bu yüzden kendimizin değişebileceğini kabul ettiğimiz kadar başkalarının da değişebileceğini kabullenmek gerekir. Unutmayın ki değişimi kabullenmek bir boyun eğiş değildir. Çünkü boyun eğmek pasif bir teslimiyetken, kabullenmek ise aktif bir süreçtir. Ve ancak değişimi kabullenen insan yaşadığı süreci kabullenebilir.

Bu yüzden son kez olur bazı şeyler, fark etmeden, sessizce, değişimin yavaş ama kesin ilerleyişiyle. Gün gelir son kez görülür bir yüz, son kez duyulur bir ses, son kez hissedilir yürekte bir sıcaklık, çünkü değişmiştir, o eski tanıdığınız yüz değildir artık gördüğünüz. Değişim o kadar yavaş gelmiştir ki anlayacak pek fazla bir şey de kalmamıştır geriye; bitmiştir artık. Eskiden hissettiğin her şey artık o kadar yabancıdır ki sana; değişim görevini tamamlamıştır…

Kim bilir belki de değişimi kabullenmek yaşamın sürekli akışıyla başa çıkmanın en değerli yoludur.


Yorum bırakın