Kral Oidipus’tan Etik Yaşama: Hegel’in Antigone Çıkmazı

Sophokles’in “Antigone” adlı oyunu, Thebai Kralı Oidipus’un çocukları arasında yaşanan çatışmaların ardından gelişen trajik olayları konu alır. Bu ünlü Yunan tragedyası, devlet otoritesi ile bireysel vicdan arasında yaşanan çatışmayı derinlemesine işler ve bu iki ilkenin bir araya geldiğinde nasıl bir felakete yol açabileceğini gözler önüne serer. Bu yönüyle Antigone, yalnızca bir Antik Yunan tiyatrosu değil, … More Kral Oidipus’tan Etik Yaşama: Hegel’in Antigone Çıkmazı

Postulatlarımız

Postulat; geometri, matematik ve mantık gibi disiplinlerde, doğruluğu açıkça kabul edilen ve bu nedenle kanıt gerektirmeyen önermelerdir. Genellikle aksiyom terimiyle eş anlamlı olarak da kullanılır. Temel olarak bir önermenin postulat kabul edilebilmesi için şu özelliklere sahip olması gerekir; Doğruluğu Kabul Edilir: Herhangi bir kanıta ihtiyaç duymadan doğru olduğu varsayılır. Kanıtlanamaz: Sistemin içinde başka önermelerden türetilemez … More Postulatlarımız

Kategoriler

Bir şeyi düşünmeden önce onu nasıl düşüneceğimizin koşulları vardır. Tıpkı bir nesneyi görebilmek için göz kapaklarımızın açık olması gerektiği gibi düşünceyi de mümkün kılan zihinsel göz kapaklarımız vardır: bunlar kavramlar ve kategorilerdir. Kavramlar ve kategoriler olmadan biz herhangi bir şeyi düşünemeyiz. Bu yazıda, düşünmenin iskeleti olan kavramları ve bu kavramların sınıflandırılmasını sağlayan kategorileri hem Aristoteles’in … More Kategoriler

Pierre-Joseph Proudhon: Mülkiyet Anlayışı

“Bir şeyin sahibi olmak, bize onu istediğimiz gibi kullanma hakkı verir mi?” işte bu yazıda tam olarak bu soruya cevap arayacağız. “Sahip olmak” ne anlama gelir? Bu kavramı, mülkiyet çerçevesinde inceleyerek anlamaya çalışacağız. Mülkiyetin bireyler ve toplum üzerindeki etkilerini düşünerek, sahip olmanın gerçekten neyi ifade ettiğini sorgulayacağız. 19. yüzyıl Fransız ekonomist ve düşünürlerinden Pierre-Joseph Proudhon, … More Pierre-Joseph Proudhon: Mülkiyet Anlayışı

Etika’da Duygunun Esareti

Bir anlığına kendinizi bir nehirde sürüklenen bir yaprak gibi düşünün. Akıntı sizi nereye götürürse oraya gitmek zorundasınız, çünkü o an suyun esareti altındasınız. Peki, insanın içinde hissettiği yoğun duygular da aynı şekilde bizi sürüklüyor olabilir mi? Öfke, korku ya da aşk duygusu içindeyken verdiğimiz kararlar gerçekten bize mi ait, yoksa bilinçdışımızın kontrol ettiği bir yönlendirme … More Etika’da Duygunun Esareti

Gecenin Bakışları

Puslu bir gecenin karanlığına bakan yaşlı adam ise yaklaşık bir saat önce uyanmış; kafasında dönüp duran ve yeniden uyumasına bir türlü izin vermeyen düşüncelerini bir saniye olsun susturabilmek için yatak odasından salona gelmişti. _____________________________________________ “Gecenin Bakışları” adlı öyküm Litera Edebiyat’ta aşağıdaki link üzerinden okuyabilirsiniz. https://www.literaedebiyat.com/post/oyku-gecenin-bakislari

Özgür Düşüncenin İzinde

“Düşünün çünkü henüz yasaklanmadı” Areopagitica – John Milton Tarih bize göstermiştir ki, düşüncenin baskı altına alınmadığı, herkesin fikrini özgürce dile getirebildiği dönemlerde insanlık büyük ilerlemeler kaydetmiş; bu ilerlemeler, kültürel ve toplumsal sıçramalarla tarihin seyrini değiştirmiştir. Bu özgür düşünce dönemlerinin belki de en önemlisi, 14. ve 15. yüzyıllarda yaşanan büyük kültürel ve entelektüel canlanma dönemidir. Avrupa’nın … More Özgür Düşüncenin İzinde

Panta Rhei

“Panta Rhei”!  Güzel ve derin bir kavramdır. Filozof Herakleitos‘a atfedilen ve “her şey akar” anlamına gelen kadim bir ifadedir. Evrendeki tek sabitin değişim olduğu fikrini özetler. Gerçekten de hiçbir şey kalıcı değildir; her şey sürekli hareket eden, oluşan ve yok olan bir akış halindedir. Tarih boyunca felsefeden, maneviyata, bilime ve sanata kadar çeşitli disiplinlerde yankı … More Panta Rhei

Değişimin Diyalektiğine Felsefi Bir Bakış

Her gün bir şey, bir şey her gün değişir. Bu yüzden her şey hem kendisidir hem de değildir. Eğer Herakleitosçu düşünürsek “Her şey akar (Panta Rhei)” o halde, her şey sürekli bir dönüşüm, oluş ve yokoluş durumundadır. Evrendeki her şeyin dönüşümüne neden olan “Değişim” toplumsal bir varlık olan insanın bugüne kadar geçirdiği evrelere de etki … More Değişimin Diyalektiğine Felsefi Bir Bakış

Eski Zaman Hikâyecileri

Eskiden, uzak dağ köylerine, uzun kış gecelerinde hikâyeler taşıyan eski zaman hikâyecileri gelirmiş. O hayalimizden bile uzak dağ köylerinin üzerinde, aylarca bıkmadan esip gürleyen kışın sert ayazı, sadece kurumuş toprağı, evlerin kerpiç damlarını, gürül gürül akan nehirleri değil, hafızayla örtülü bir bekleyişle sıradanlaşan insanların bakışlarını, yüreklerindeki yalnızlığın çığlığını hatta insan silüetlerini yok eden zamanın akışkanlığını … More Eski Zaman Hikâyecileri

David Hume: Nedensellik Eleştirisi

Felsefe tarihinde düşünce dünyasının kilit noktası ve belki de en büyük yol ayrımı Immanuel Kant ve onun Transandantal Felsefesidir. Kant öncesi felsefenin temelleri büyük ölçüde Platon ve Aristoteles düşüncelerinin mirası üzerine kurulmuştu. Hatta Antik Yunan sonrası Hristiyan ve İslam felsefesi teolojileri bile genel anlamda Platon ve Aristoteles’in düşüncelerinin etkisi altında şekillenmişti. 1781 yılına gelindiğinde ise … More David Hume: Nedensellik Eleştirisi

Aklın Çağrısı: Vahşetten Aydınlanmaya

İnsanoğlu var olduğu günden beri dünyayı anlamaya ve anlamlandırmaya çalıştı. Fakat yaşadığı bu dünya durmadan değişen dönüşen farklılaşan bir dünyaydı. Bu durmadan değişen dünyada cevabını bilmediği çok şey oluyordu. O ise cevabını bilmediği, etrafında olup biten her şeyi merak ediyor, merak ettikçe de kafasındaki soruların cevabını bulmaya çalışıyordu. Bilim dediğimiz şey de insanın bu merakından … More Aklın Çağrısı: Vahşetten Aydınlanmaya

Modernlik: Özgürlüğün ve Yalnızlığın Kesiştiği Yer

Bugün biraz modernlikten bahsetmek istiyorum. Hani şu her şeyi dönüştüren, yaşamımızın her köşesine sirayet etmiş o büyük değişimden. Ama merak etme, karmaşık felsefi tanımlarla boğmayacağım seni. Gel, istersen bu konuyu daha sade ve samimi bir dille konuşalım. Modernlik denilince çoğumuzun aklına önce teknoloji gelir. Akıllı telefonlar, hızlı trenler, yapay zekâ… Birde başına “Modern” kelimesini koyduklarımız … More Modernlik: Özgürlüğün ve Yalnızlığın Kesiştiği Yer

“İkinci Cinsiyet” Kitap Analizi: Birinci Cilt

“Kadın doğulmaz, kadın olunur” cümlesiyle başlayan Simone de Beauvoir’ın “İkinci Cinsiyet” adlı ünlü eseri, feminist düşüncenin temel eserlerinden biri olarak kabul edilir. Geçtiğimiz hafta bu önemli yapıtın “Gülnur Acar Savran” çevirisiyle Koç Üniversitesi Yayınları tarafından yayımlanan ilk cildini okumayı tamamladım. Bu yazımız, iki ciltlik eserin ilk cildi üzerine olacak. Kendisi de bir Varoluşçu olan Simone … More “İkinci Cinsiyet” Kitap Analizi: Birinci Cilt

Önsöz

Bu blog sayfamda okuduğum kitaplardan, takip ettiğim yazılardan ve yaşadıklarımdan süzülen düşüncelerle, “İçimden Geçen Cümleler” paylaşmak istiyorum. Yazılarımın büyük bir kısmı felsefe üzerine olacak. Ama şunu en baştan belirtmeliyim ki; eğer felsefe 2500 yıllık geçmişiyle büyük bir okyanus ise bu sayfada yer alacak olan yazılarım o büyük okyanusun içinden süzdüğüm damlalar olacak. Akademik derinlikten ziyade, … More Önsöz