Sİsİfos Üzerİne Bİr Deneme

Bazen hayat, her günü hemen hemen birbirinin tekrarı gibi olan ve sanki her gece aynı şeyleri yapacağımız bir sabaha uyanmak için uyuyup yine her sabah aynı şeyleri yapmak için uyandığımız; başımıza gelecekleri az çok bildiğimiz halde devam ettiğimiz bir tekrarlar bütünü gibi gelir bize. Bu monoton hayatı katlanılır kılan tek şey ise bir gün bir … More Sİsİfos Üzerİne Bİr Deneme

Frİda Kahlo

Yazımız 21. yüzyıl popüler kültürün ikonu haline gelen ve yüzü hemen hemen her yere resmedilen ikonik bir kahraman hakkında.  Acı dolu hayatı, çalkantılı aşk yaşamı, politik duruşu ve kendine has duygusuyla; Frida Kahlo Magdalena Carmen Frida Kahlo’nun babası Wilhelm Kahlo 1872’de, Almanya Baden’de Jakob Heinrich Kahlo ve Henriette Kaufmann Kahlo’nun oğlu olarak dünyaya geldi. Wilhelm’in … More Frİda Kahlo

“Affetmek, Affedİlemez Olanı Affetmektİr”

Bağışlamak ya da affetmek zordur bu yüzden ya hiç affedemeyiz ya da affedemediğimiz anları, olayları ya da kişileri bağışlamak yerine bir zaman sonra unutmayı seçeriz. Zaman hızlıca akıp giderken bırakın uzak geçmişi dün yaşadıklarımızın hiçbir karesini bile geri almamız mümkün değilken bağışlayamadığımız o anlara takılıp kalmak mı yoksa bağışlamak mı daha kolay? Zaman, kuşkusuz hiçbirimizi … More “Affetmek, Affedİlemez Olanı Affetmektİr”

Hedonİk Adaptasyon

Hayatımıza doğrular kadar yanlışları da sığdırıyoruz; doğrularımıza seviniyor yanlışlarımıza ise üzülüyoruz. Tabii ki bunu bilerek ve isteyerek yapmıyoruz çünkü aldığımız bir kararın ya da yaptığımız bir seçimin sonuçlarını önceden bilmek imkansız. Peki o halde sonucunun ne olacağını bilmediğimiz bir seçimi yaparken neyi “referans noktası” alıyoruz? Sanırım bu soruya verilecek tek bir cevap var; “mutluluk” ya … More Hedonİk Adaptasyon

Arzu Etmek Mİ, Elde Etmek Mİ?

Farkında mısınız? Bir gün öleceğimizi bildiğimiz halde tüm hayatımız boyunca ölüme meydan okuyarak yaşıyoruz. Oysaki ölüm hakkında hiçbir şey bilmiyoruz; bildiğimiz tek şey gidenlerin bir daha geri dönmediği. Fakat yine de bir gün gidip bir daha geri dönmeyeceğimizi bilmemize rağmen isteklerimiz, hayallerimiz, arzularımız bitmek bilmiyor; doyumsuz bir şekilde istemeye devam ediyoruz. Belki de bu hayatta … More Arzu Etmek Mİ, Elde Etmek Mİ?

Emma’mı Yoksa Anna’mı?

Madame Bovary ve Anna Karenina; 19. yüzyılın iki ünlü erkek yazarı Gustave Flaubert ve Tolstoy’un kaleminden çıkan iki ünlü kadın karakter. Her iki yazar da eserlerinde duygularını yaşamak isteyen bu iki kadınından yola çıkarak kendi toplumları hakkında biri tırnak içinde bir özgürlüğe doğru yol alan ikinci İmparatorluk Fransa’sından diğeri ise reformcu Çarlık Rusya’sından kesitler sunarlar. … More Emma’mı Yoksa Anna’mı?

Sahİp Olmak

Pablo Neruda, “Ağır Ölüm” adlı şiirinde “Yaşıyor olmak yalnızca nefes alıp vermekten çok daha büyük bir çabayı gerektirir” der. Çaba göstermenin bir amaca bağlı olduğunu düşünürsek Neruda’nın bu mısrasını yaşamamızın da bir amacı olması gerektiği sonucuna vararak okumak gerek diye düşünüyorum. Endüstri çağı ve ardından gelen Kapitalizm insanlara her istediğine ulaşabilme imkânı vereceği vaadiyle geldi. … More Sahİp Olmak

Küçüğüm

Zaman biz hiç fark etmeden yanımızdan akıp geçer, tıpkı bir rüzgârın sakin, durgun, temiz bir su kütlesi üzerindeki etkisi gibi hayatımıza izler bırakarak geçer. Ve bizler bu geçen zamanın içinde pek çok kez kaybolduğumuzu sonra yeniden kendimizi bulduğumuzu fark ederiz. Çoğu zaman bu kayboluşlarımız ve yeniden kendimizi buluşlarımız o kadar belirsizdir ki çoğu kez hatırlamayız … More Küçüğüm

Umut ve Pandora

Gelecekteki olasılıklar evreninden beklentilerimiz hiçbir zaman olumsuz olmadı; hep güzeli, hep olumluyu, hep bizdeki eksik olanı istedik. “Bir gün her şey çok güzel olacak sadece bekle ve umut et” Hangimiz bu sözleri hayatımızın birçok anında söylemedik ki? Çünkü insan beklentilerinde umudunu hiçbir zaman kaybetmek istemiyor. Oysaki tüm canlılar içinde her şeyin iyiye gideceği inancı insana … More Umut ve Pandora

Aşkın Tanımlanamayan Gerçeklİğİ

Marcel Proust, yedi ciltlik “Kayıp Zamanın İzinde” romanının üçüncü cildi olan “Sodom ve Gomorra” da “Sevgi bittikten sonra bile, sevmiş olmak tamamen anlamsız değildir, çünkü daima başkalarının anlayamadığı nedenlerle sevilir” der. Gerçekten de ister bir sevgiliyi ister bir çocuğu ister bir dostu isterse de bir nesneyi sevmiş olalım sevgimizin tam olarak tanımını yapamaz, yapsak bile … More Aşkın Tanımlanamayan Gerçeklİğİ

Kısa Bir Hegel ve Marx Ayrımı

“Tarih yazıyla başlar” cümlesi tarihsel süreci tanımlarken bilinen en klasik cümledir. Çünkü yazı bize geçmiş ile ilgili en doğru bilgiyi getirir bu yüzden tarih öncesi devir ile tarih devri ayrımını yazı belirlemiştir. Tarihçiler, tarihsel süreçte meydana gelen değişimleri çeşitli biçimlerde açıklamışlardır; kimileri tarih içinde meydana gelen olaylarla kimileri ise liderlerle açıklamışlardır. İnsanlığın tarihsel sürecini açıklayan … More Kısa Bir Hegel ve Marx Ayrımı

“Franco Çürüyor, Lorca Yaşıyor!”

“Bir çiçeği öldürebilirsiniz ama baharı asla öldüremezsiniz” Che Guevara İspanya İç Savaşı 20.yüzyılın belki de en acımasız iç savaşlarından birisiydi. Bu savaş yalnızca siyasetin değil, aynı zamanda ölümün ve silahların hüküm sürdüğü bir özgürlük mücadelesiydi. Hem siyasetin hem ölümün hem de silahların savaşıydı. Üç yıl süren bu iç savaş bir süre sonra Avrupa kıtasına faşizmin … More “Franco Çürüyor, Lorca Yaşıyor!”

Minerva’nın Baykuşunun Kanat Sesleri

“Die eule der minerva beginnt erst mit der einbrechenden dämmerung ihren flug” “Minerva’nın baykuşu ancak alacakaranlıkta uçar” Georg Wilhelm Friedrich Hegel Yukadaki cümle Hegel’in “Hukuk Felsefesi” adlı kitabının önsözünde söylediği bir metafordur. “Minerva” Roma mitolojisindeki “Bilgelik Tanrıçası” Yunan mitolojisindeki Athena’nın diğer ismidir. Hegel bu metaforu ile yaşadığımız olaylar hakkındaki düşüncelerimizin ancak o olaylar gerçekleştikten ve … More Minerva’nın Baykuşunun Kanat Sesleri

Franz Kafka ve Milena Jesenska

Büyük edebiyatçıların aşkları hep büyük olmuştur. Bizim topraklarda benim ilk aklıma gelenler Nazım ile Piraye, Turgut Uyar ile Tomris Uyar, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun “karadutum, çatal karam, çingenem” yani Mari Gerekmezyan’ı ve tabii ki Özdemir Asaf’ın Laviniası’da unutmamak lazım. Bizim topraklardan dışarı çıktığımda ise aşka ve sevgiye dair bana çok şey öğreten Kafka ile Milena’nın aşkıdır. … More Franz Kafka ve Milena Jesenska

Koşulsuz Sevgi: “Lütfen bana bir koyun resmi çiz!”

Bazen sevginize her hangi bir karşılık beklemeden seversiniz çünkü bazı sevgiler koşulsuzdur. Koşulsuz sevgi asla değişmez belki zamanla dönüşebilir ama asla değiştikleri görülmemiştir.  Bu yüzden koşulsuz sevmek dünyanın en anlaşılmaz, en açıklanamaz, en tutarsız, en harika, en saçma, belki biraz tutucu, fazlasıyla tüketici, en sinir bozucu, en mutlu edici, en ölümcül, en çocuksu, en fedakâr … More Koşulsuz Sevgi: “Lütfen bana bir koyun resmi çiz!”