İlk Kitabım “Nietzsche’nin Cini” Üzerine Bir Deneme

Nietzsche, belki de felsefe tarihinin en tartışmalı düşünürlerinden biridir hatta onun eserlerini okuyan birçok kişi onu gelmiş geçmiş en zeki insanlardan biri olarak görür. Örneğin Freud, hiç kimsenin insan psikolojisini onun kadar derinlemesine anlamadığını ve hiç kimsenin bu kadar derin bir gözlem yeteneğine sahip olmadığını söyler. Heidegger, Nietzsche’yi Batı felsefe tarihinde metafiziğin en yüksek noktası … More İlk Kitabım “Nietzsche’nin Cini” Üzerine Bir Deneme

Eksi Bir Ya Da Cypher’ın Bifteği

Doğar doğmaz kurulu bir dünyanın içine doğuyoruz. Seçmediğimiz bir beden, seçmediğimiz bir coğrafya, seçmediğimiz kurallar… Toplumun normları, kapitalizmin çarkları ve fiziksel dünyanın yasaları, bizi bir satranç tahtasının piyonu haline getiriyor. “Peki ya özgür irade?” dediğinizi duyar gibiyim. İnanın bana o sadece bize sunulan seçenekler arasında bir illüzyon. Mesela 2024 yılında dünya teknoloji pazarında 1.24 milyar … More Eksi Bir Ya Da Cypher’ın Bifteği

Karanlıktan Aydınlığa

İnsan, uzun bir yanılgının pençesinde binlerce yıl yaşamıştı. Çoğu düşünür, insanla hayvanlar arasına aşılmaz bir duvar çekmişti çünkü kutsal kitaplar Tanrı’nın insanı “kendi suretinde” yarattığını söylüyordu. İnsanın çevresinde olan doğa olaylarını anlayamadığı dönemlerde ise insan mitoloji ile doğayı anlamaya çalıştı. Gördüğü ve deneyimlediği sadece bu dünyaydı. Ve ölümden sonra ne olduğunu merak ediyordu. Sadece ölümü … More Karanlıktan Aydınlığa

Eric Hobsbawm: Sermaye Çağı Üzerine

İnsanlık tarihi boyunca kimi anlar vardır ki, sadece bir dönemi değil, gelecek dönemleri de etkisi altına alır. İngiliz Sanayi Devrimi, tam da böyle bir andır. Ünlü İngiliz Marksist tarihçi ve yazar Eric Hobsbawm’ın dört ciltlik “Devrim Çağı”,“Sermaye Çağı”,“İmparatorluklar Çağı” ve “Aşırılıklar Çağı” kitaplarından oluşan “Çağlar Serisi”, 1789 Fransız Devrimi’nden 1991 yılına kadar insanlık tarihinin geçirdiği … More Eric Hobsbawm: Sermaye Çağı Üzerine

Her Şeyi Anlamak Zorunda Değiliz

Bu aralar sosyal medyada sıkça karşıma çıkan sevgili Ulus Baker’in bir cümlesi var; belki siz de bir yerlerde denk gelmişsinizdir. Sevgili Ulus Baker “Sanat ve Arzu” kitabında şöyle diyor; “Her şeyi anlamak zorunda değilsiniz. Anlamak yalnızca dünyayla ilişkimizin bir düzeyinden ibaret, tümü değil.” Ben bu cümleyle yıllar önce karşılaştım ve o günden beri, anlamlandıramadığım her … More Her Şeyi Anlamak Zorunda Değiliz

Fizikteki Felsefe: Entropi ve Umut

Bilimin temel yasaları çoğu zaman laboratuvarların soğuk matematiği içinde hapsolmuş gibi görünse de, aslında varoluşumuzun en derin sırlarını fısıldayan kadim metaforlardır. Matematiğin mutlaklığına boğulmuş, bilimin kesinliği içinde kaybolmuş bu yasalara felsefi bir bakış açısıyla baktığımızda insanı merkez alan bir çok duygu durumuna rastlarız. Örneğin Termodinamik, basit tanımıyla ısı, enerji ve iş arasındaki ilişkileri inceleyen fiziğin … More Fizikteki Felsefe: Entropi ve Umut

Gregor Samsa ve Modern Yalnızlık

Modern hayatın birey üzerindeki yabancılaşma hissi çok dramatik bir duygudur. İnsan nereden ve nasıl geldiğini fark etmeden önce çevresine, sonra kendisine yabancılaşır. Bu duygu, sanayi devriminden bu yana teknolojinin, kentleşmenin ve kapitalizmin hızla gelişmesiyle birlikte daha da derinleşmiştir. Geleneksel toplumun sıcak ve samimi bağları çözülürken, birey modern dünyanın devasa çarkları arasında kaybolup gider. Bu yalnızlık … More Gregor Samsa ve Modern Yalnızlık

Aşkın Beyaz Atlı Prensleri: Marx, Hegel ve Lacan

Bugüne kadar “Kapitalizm” ile “Aşk” yan yana anıldığında her zaman birbirinden uzak, hatta zıt iki kutup gibi görüldü; çünkü biri kişisel, içsel ve duygusal diğeri ekonomik, sistemsel ve maddiydi. Fakat yirmi birinci yüzyıla gelindiğinde bu iki kavramın yolları artık sandığımızdan çok daha fazla noktada kesişmeye başladı. İşte bu tamamen kapitalizmin başarısıdır. Kapitalizm yirmi birinci yüzyılda … More Aşkın Beyaz Atlı Prensleri: Marx, Hegel ve Lacan

Fazlalık

Sartre ünlü eseri “Bulantı” da “Varoluş bir zorunluluk değildir. Varolmak dediğin sadece şurada olmaktır; çünkü varlığın kendisi de zorunlu bir nedene yaslanmaz. Olumsaldır hatta fazlalıktır” der. Peki, nedir bu “Olumsallık”? “Olumsal” dediğimiz şey, zorunlu olmayandır. Felsefede zorunluluğun karşıtı olarak kullanılır. Yani kısacası bir şey başka türlü de olabilirdi hatta var olmayabilirdi ya da farklı şekilde … More Fazlalık

Gılgamış Destanı: Ölümlülüğün Gölgesinde İnsan

Şükrü Erbaş bir şiirinde şöyle der: “Bir gün yaşayan hiç kimsenin anısı olmayacağız. Yine de sonsuzluk bizmişiz gibi yaşayacağız dünyayı.” Gerçekten de insanoğlu, kendi ölümlülüğünün farkında olan tek canlıdır. Belki de bu yüzden “Sonsuzluk Özlemi” sonsuzluğu asla deneyimleyemeyeceğini bilen insanoğlunun en büyük hayali olagelmiştir. İşte bu özlemin yankılandığı en kadim anlatılardan biri, bugünkü yazımızın da … More Gılgamış Destanı: Ölümlülüğün Gölgesinde İnsan

Yalnız İnsan

Seninle hiç tanışmadık, karşılaşmadık bile ama inan seni çok iyi tanıyorum. Sen, yalnız insan… Ne kadar çok şeyi başarmak istediğini biliyorum. Bunun için çok çabaladığını, uzak ufuklara hayaller kurduğunu biliyorum. Kendinden ne kadar çok taviz verdiğini bu yüzden sürekli bir yerlere yetişmekten kendine ayıracak bir nefeslik anın bile kalmadığını biliyorum. Sabah işe giderken, akşam evine … More Yalnız İnsan

Manipulative Summarising

İnsan ilişkileri biraz tiyatro gibidir: sahnede yaşanır, sonra kuliste yeniden anlatılır. Hepimiz bunu biliriz ve hemen hemen yaşamayanımız da yok gibidir. Bir kavga, bir tartışma, hatta sıradan bir konuşma bile, sonrasında kafamızda tekrar oynatılır. Bir tür “evde kendi kendine yönetmen koltuğuna oturma” hali gibidir. Psikoloji de bunu sağlıklı bulur; çünkü yaşanılan olay üzerine konuşmak, hatırlamak … More Manipulative Summarising

Parçalar ve Bütün: Zamanın Gestaltı

“Yaşam sadece şimdi’den mi ibaret, yoksa zihnin kurduğu bütünlük mü asıl yaşam?” Zaman ve mekan algısı içinde yaşamaya mahkum edilmiş insan için bu soru, insanın varoluşuna dair en yalın ama en derin sorulardan biridir. Çünkü bizler hayatı bugünden geleceğe doğru akan bir zaman fragmanı üzerinde yaşıyoruz fakat yaşarken elimizde olan tek şey şimdiki andır. Fakat … More Parçalar ve Bütün: Zamanın Gestaltı

Perspektifsiz Gerçeklik

Sanat, insanın dünyaya tuttuğu bir ayna aslında. Ama bu öyle sıradan bir ayna değil; gördüğünü birebir yansıtmaz, kendince süzer, değiştirir, yeniden yorumlar. Bu yüzden bir tabloya, bir şiire ya da bir müzik eserine baktığımızda sadece sanatçının dünyasını değil, biraz da kendi bakış açımızı görürüz. Belki de sanatın asıl büyüsü burada gizli: hem hakikati gösterir, hem … More Perspektifsiz Gerçeklik

Fark Et, Değişsin!

Gerçeklik, yalnızca bakıldığında şekillenir. İnsan, yalnızca fark ettiğinde değişir. Ve umut, yalnızca seçildiğinde var olur. İnsan, var olduğu ilk andan itibaren kendini bir “var olan” olarak gerçekleştirme çabasındaydı. Dünyadaki bütün canlılar bulundukları ortama uyum sağlarken sadece insan bulunduğu ortamın kendisine uyum sağlaması gayreti içindeydi. Bu yüzden o, doğanın bir parçası olmakla yetinmeyip ona anlam katmaya, … More Fark Et, Değişsin!