Hedonİk Adaptasyon

Hayatımıza doğrular kadar yanlışları da sığdırıyoruz; doğrularımıza seviniyor yanlışlarımıza ise üzülüyoruz. Tabii ki bunu bilerek ve isteyerek yapmıyoruz çünkü aldığımız bir kararın ya da yaptığımız bir seçimin sonuçlarını önceden bilmek imkansız. Peki o halde sonucunun ne olacağını bilmediğimiz bir seçimi yaparken neyi “referans noktası” alıyoruz? Sanırım bu soruya verilecek tek bir cevap var; “mutluluk” ya … More Hedonİk Adaptasyon

Arzu Etmek Mİ, Elde Etmek Mİ?

Farkında mısınız? Bir gün öleceğimizi bildiğimiz halde tüm hayatımız boyunca ölüme meydan okuyarak yaşıyoruz. Oysaki ölüm hakkında hiçbir şey bilmiyoruz; bildiğimiz tek şey gidenlerin bir daha geri dönmediği. Fakat yine de bir gün gidip bir daha geri dönmeyeceğimizi bilmemize rağmen isteklerimiz, hayallerimiz, arzularımız bitmek bilmiyor; doyumsuz bir şekilde istemeye devam ediyoruz. Belki de bu hayatta … More Arzu Etmek Mİ, Elde Etmek Mİ?

Sahİp Olmak

Pablo Neruda, “Ağır Ölüm” adlı şiirinde “Yaşıyor olmak yalnızca nefes alıp vermekten çok daha büyük bir çabayı gerektirir” der. Çaba göstermenin bir amaca bağlı olduğunu düşünürsek Neruda’nın bu mısrasını yaşamamızın da bir amacı olması gerektiği sonucuna vararak okumak gerek diye düşünüyorum. Endüstri çağı ve ardından gelen Kapitalizm insanlara her istediğine ulaşabilme imkânı vereceği vaadiyle geldi. … More Sahİp Olmak

Umut ve Pandora

Gelecekteki olasılıklar evreninden beklentilerimiz hiçbir zaman olumsuz olmadı; hep güzeli, hep olumluyu, hep bizdeki eksik olanı istedik. “Bir gün her şey çok güzel olacak sadece bekle ve umut et” Hangimiz bu sözleri hayatımızın birçok anında söylemedik ki? Çünkü insan beklentilerinde umudunu hiçbir zaman kaybetmek istemiyor. Oysaki tüm canlılar içinde her şeyin iyiye gideceği inancı insana … More Umut ve Pandora

Kısa Bir Hegel ve Marx Ayrımı

“Tarih yazıyla başlar” cümlesi tarihsel süreci tanımlarken bilinen en klasik cümledir. Çünkü yazı bize geçmiş ile ilgili en doğru bilgiyi getirir bu yüzden tarih öncesi devir ile tarih devri ayrımını yazı belirlemiştir. Tarihçiler, tarihsel süreçte meydana gelen değişimleri çeşitli biçimlerde açıklamışlardır; kimileri tarih içinde meydana gelen olaylarla kimileri ise liderlerle açıklamışlardır. İnsanlığın tarihsel sürecini açıklayan … More Kısa Bir Hegel ve Marx Ayrımı

Minerva’nın Baykuşunun Kanat Sesleri

“Die eule der minerva beginnt erst mit der einbrechenden dämmerung ihren flug” “Minerva’nın baykuşu ancak alacakaranlıkta uçar” Georg Wilhelm Friedrich Hegel Yukadaki cümle Hegel’in “Hukuk Felsefesi” adlı kitabının önsözünde söylediği bir metafordur. “Minerva” Roma mitolojisindeki “Bilgelik Tanrıçası” Yunan mitolojisindeki Athena’nın diğer ismidir. Hegel bu metaforu ile yaşadığımız olaylar hakkındaki düşüncelerimizin ancak o olaylar gerçekleştikten ve … More Minerva’nın Baykuşunun Kanat Sesleri

Dasein Kavramına Bir Giriş Denemesi

Bizler, geçmiş bir yaşanmışlığa sahip olan; sahip olduğumuz geçmişin anılarını da yanımıza alarak şimdinin, şu yaşadığımız anın içinde yaşayan ve önümüzde henüz bilmediğimiz bir sürü olanağın ve olasılığın, Heidegger’in deyişiyle “olma halleri”nin içinde olan canlılarız. Varoluşçu felsefenin isimlerinden biri olan Alman filozof Martin Heidegger “olma halleri”nin içinde olan ve şimdinin içinde yaşayan insanı tanımlarken “Dasein” … More Dasein Kavramına Bir Giriş Denemesi

Alman İdealizmine Doğru

İdealizm kavramı felsefi terminolojiye Kant ile girmiş olsa da ontolojik olarak felsefi terminolojiye girişi sadece insan ruhunun varlığını ide olarak kabul eden; buna karşın dünyadaki bütün nesneleri ve hatta insan bedeninin varlığını dahi inkar eden ve bu anlamıyla materyalizme taban tabana zıt bir düşünce olarak ilk defa Leibniz tarafından olmuştur. Daha sonraki yıllarda ise farklı … More Alman İdealizmine Doğru

Descartes: Meditasyonlar

Daha önceki yazılarımızdan da bildiğiniz gibi Descartes, modern felsefenin kurucusu olarak bilinir. Çünkü Ortaçağ felsefesinin o güne kadar savunduğu Aristotelesçi ve Tanrı merkezci dünya görüşünün yerini bilimsel ve akılcı görüşlere bırakmasında çok önemli bir rol oynamıştır. 16. Yüzyılda başlayan Rönesans düşüncesi ve 17. yüzyılda Descartes’ın Özne-Nesne ayrımı ve ayrıca ortaya çıkan bilimsel ve akılcı fikirler … More Descartes: Meditasyonlar

Rönesans Felsefesi

Hegel için uygarlık, hukuk devleti ve akılsal düşünce Modernliğin ta kendisidir. Ona göre Modern Dünya bilimin, ilerlemenin ve tabii ki aklın ürünüdür. Modern düşünce 17. yüzyılda Descartes’ın Kartezyen Felsefesiyle başladığı kabul edilir. Ortaçağ’ın bin yıl süren baskıcı, dogmatik ve skolastik düşünce yapısı Descartes’ın özne-nesne ayrımından sonra insanın kendi aklına güvenmesiyle son bulmuş ve modern dünyanın … More Rönesans Felsefesi

“Var Olmak Algılanmaktır”

Yirmi birinci yüzyılın yeni dâhisi olarak gösterilen Fransız düşünür Quentin Meillassoux “Sonluluğun Sonrası” adlı kitabına “Bir mum parmağımı yaktığında, yanma hissimin mumda değil, parmağımda olduğunu düşünürüm hemen. Oysaki özelliklerinden biriymiş gibi alevde bulunan bir acıya dokunuyor değilimdir” diye başlar. Gerçekten de yanan bir mumun alevine parmağınızı değdirdiğinizde parmağınızda hissettiğiniz yanma hissi mumun alevinde midir yoksa … More “Var Olmak Algılanmaktır”

Edmund Husserl: Fenomenoloji, İndirgeme ve Epoche

Natüralizm ya da doğalcılık; felsefe, sanat ve edebiyatla, hayata ve daha genelinde dünyaya doğayı temel alan bir düşünce yapısıyla yaklaşan bir akımdır. Natüralizm dünyanın doğal yasalarla işleyen bir düzeni olduğuna inanır. Doğadaki bu yasalar sayesinde gözlem ve deneye dayalı bilimler doğa ile ilgili her alanda doğru bilgiye ulaşırlar. Felsefi natüralizme ait ilk düşünce ve varsayımlara … More Edmund Husserl: Fenomenoloji, İndirgeme ve Epoche

Feodalite ve Feodalizm

Ortaçağda evrenin merkezinde Tanrı vardı. Tanrı evreni yaratmış ve insanı yarattığı evrenin tam ortasına yerleştirmişti. Yarattığı her şeyi insan için yaratmış olan Tanrı tüm doğayı ve doğada olan her şeyi insanın emrine vermişti. Tanrı her şeyi insanın emrine vermişti vermesine ama Tanrı merkezli toplumun topraktan başka üretim aracı yoktu. İnsan yaşamak için toprağa bağımlıydı. Ve … More Feodalite ve Feodalizm

Louis Althusser: “İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları”

Karl Marx gençlik dönemlerinde Hegel’in Mutlak İdealizmini eleştiren ancak bu eleştirilerini sol argümanlarla destekleyerek Mutlak İdealizmi dönüştürme çabası içerisinde olan “Genç Hegelciler” arasındayken daha Hegel’ci, daha Feuerbach’çı bir çizgideydi. Bu nedenle Marx gençlik dönemlerinde insana ve özneye daha yakın bir felsefi düşünce benimsemişti. Engels ve “Das Kapital” dönemlerinde ise düşünceleri toplumdaki sınıfsal çatışmalara ve üretim … More Louis Althusser: “İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları”

“Alt yapı, Üst yapıyı Belirler”

“Bugüne değin gelmiş geçmiş bütün toplumların tarihi, sınıf savaşımları tarihidir. Özgür insan ve köle, soylu ve halk, lord ve serf, lonca ustası ve kalfa, bir sözcükle ezen ve ezilen, sürekli olarak birbirlerine karşı olmuşlar; kimi kez gizli kimi kez açık, ama aralıksız bir biçimde birbirleriyle savaşmışlardır ve bu savaşlar her seferinde ya genel olarak toplumun … More “Alt yapı, Üst yapıyı Belirler”