Manipulative Summarising

İnsan ilişkileri biraz tiyatro gibidir: sahnede yaşanır, sonra kuliste yeniden anlatılır. Hepimiz bunu biliriz ve hemen hemen yaşamayanımız da yok gibidir. Bir kavga, bir tartışma, hatta sıradan bir konuşma bile, sonrasında kafamızda tekrar oynatılır. Bir tür “evde kendi kendine yönetmen koltuğuna oturma” hali gibidir. Psikoloji de bunu sağlıklı bulur; çünkü yaşanılan olay üzerine konuşmak, hatırlamak … More Manipulative Summarising

Parçalar ve Bütün: Zamanın Gestaltı

“Yaşam sadece şimdi’den mi ibaret, yoksa zihnin kurduğu bütünlük mü asıl yaşam?” Zaman ve mekan algısı içinde yaşamaya mahkum edilmiş insan için bu soru, insanın varoluşuna dair en yalın ama en derin sorulardan biridir. Çünkü bizler hayatı bugünden geleceğe doğru akan bir zaman fragmanı üzerinde yaşıyoruz fakat yaşarken elimizde olan tek şey şimdiki andır. Fakat … More Parçalar ve Bütün: Zamanın Gestaltı

Perspektifsiz Gerçeklik

Sanat, insanın dünyaya tuttuğu bir ayna aslında. Ama bu öyle sıradan bir ayna değil; gördüğünü birebir yansıtmaz, kendince süzer, değiştirir, yeniden yorumlar. Bu yüzden bir tabloya, bir şiire ya da bir müzik eserine baktığımızda sadece sanatçının dünyasını değil, biraz da kendi bakış açımızı görürüz. Belki de sanatın asıl büyüsü burada gizli: hem hakikati gösterir, hem … More Perspektifsiz Gerçeklik

Hiçliğin Gölgesinde

Ben değişiyorum, dönüşüyorum yaptığım her seçimle farklılaşıyorum. Ben neysem o değilim, ne değilsem oyum. Benim hikayem ne yeni başladı ne de bitmek üzere. Oyun sahnemi ben seçiyorum. Gerçekliğim bugüne kadar milyarlarca kez değişti, değişiyor ve yaşadığım sürece değişmeye yazgılı. Modern felsefe özellikle fenomenoloji “Gerçeklik” kavramını “Gerçek olan şey, bize nasıl görünüyorsa odur.” cümlesiyle çözdü. Çünkü … More Hiçliğin Gölgesinde

Öznenin Anlam Arayışı

Doğduğumuz günden beri, sonlu olduğunu bildiğimiz ama o sona ne zaman ulaşacağımızı bilemediğimiz bir hayat yaşıyoruz. Bu varoluşumuzu ise yaşadığımız tek mekan olan ve adına “Dünya” dediğimiz yerde gerçekleştiriyoruz. Martin Heidegger bu yere “içine fırlatıldığımız” yer diyordu. Jean-Paul Sartre ise onu, kendi tercihimizle gelmediğimiz ama içindeyken “özgürlüğe mahkum” olduğumuz yer olarak tanımlıyordu. Albert Camus’nün dünya … More Öznenin Anlam Arayışı

Umudu Bittiği Zaman

“Gözümü açıyorum az önce senin durduğun yerde başında fötr şapkasıyla Leonard’ı görüyorum. Leonard Cohen, terasımda, karşımda duruyor. Üzerinde çok şık gri bir takım elbise var. “Yalnız mısın?” diye soruyor. “Artık değilim” diyorum.” _____________________________________________ “Umudu Bittiği Zaman” adlı öyküm “Litera Edebiyat” sayfalarında. Aşağıdaki link üzerinden öykünün tamamını okuyabilirsiniz. Keyifli okumalar… https://www.literaedebiyat.com/post/oyku-umudu-bittigi-zaman

Fark Et, Değişsin!

Gerçeklik, yalnızca bakıldığında şekillenir. İnsan, yalnızca fark ettiğinde değişir. Ve umut, yalnızca seçildiğinde var olur. İnsan, var olduğu ilk andan itibaren kendini bir “var olan” olarak gerçekleştirme çabasındaydı. Dünyadaki bütün canlılar bulundukları ortama uyum sağlarken sadece insan bulunduğu ortamın kendisine uyum sağlaması gayreti içindeydi. Bu yüzden o, doğanın bir parçası olmakla yetinmeyip ona anlam katmaya, … More Fark Et, Değişsin!

Ben Bir Roman Kahramanıyım

“Sizlere başımdan geçenleri anlatmadan önce gelin isterseniz bir tanışalım. Ben bir roman kahramanıyım.  Evet, yanlış duymadınız yazılmış bir roman karakteriyim yani; kurgulanmış bir hayatın içinde yaşayan kurgu bir karakter. Hemen heyecanlanmayın, öyle tanınmış, ünlü biri değilim. Ne bir Anna Karenina’yım ne de bir Gregor Samsa. Sadece üç, beş baskı yapmış sıradan bir romanın, sıradan bir … More Ben Bir Roman Kahramanıyım

Sevmek Öğrenilebilir mi?

Alman sosyolog, psikanalist ve filozof Erich Fromm, “Sevme Sanatı” adlı kitabına “Sevmek Bir Sanat mıdır? Yoksa sevgi, kaderin bir lütfuyla şanslı olanlarımızın kapıldığı tatlı bir duygu mudur?” sorusuyla başlar ve tahminimizin aksine ilk önerme üzerinde durarak sevginin bir beceri olduğunu ve tıpkı diğer sanatlar gibi öğrenilebileceğini söyler. “Sevme Sanatı” adlı kitabı ilk okuduğumda, Fromm’un sevgiye … More Sevmek Öğrenilebilir mi?

Uyanalım

Bilinçli bir varlık olmak ne demektir? Sanırım bu soruya verilecek belki de tüm cevapları kapsayan “Farkında Olma Hali” bilinçli bir canlının en önemli özelliği olsa gerek. “Farkındalık” hisseden, duyumsayan, düşünen, yargılayan, yorumlayan, mutlu olan, mutlu olmak isteyen, acı duyan, üzülen yani duyguları olan bir canlının tüm hayatını bilinçli bir varlık olarak geçirebilmesi için en önemli … More Uyanalım

Başkalarının Gözleri

Başkalarının bilincine neden bu kadar önem veriyoruz? Başka insanların bizim hakkımızdaki düşünceleri, bize olan bakış açıları neden bizim için bu kadar önemli? Bu soru, 20. yüzyılın önemli düşünürlerinden Varoluş Felsefesinin kurucu filozofu Jean-Paul Sartre’ın zihnini yıllar boyunca meşgul etmişti. Büyük düşünür bir gün, bir gazete haberinde, cebinde taksi ücretini ödeyecek kadar parası olmadığı için utancına … More Başkalarının Gözleri

Artık Geri Dönelim

21. yüzyıl dünyası, hızlı yaşanılan, kaotik bir alan. Sosyal medya, reklamlar ve popüler kültür aracılığıyla yoğun bir bilgi kirliliği içinde yaşadığımız bir yüzyıl.  Bu yüzyılda bize sunulan mutluluk modelleri ise artık sadece tüketim üzerine kurulu bir hayatı idealleştiriyor. Bu sistem, mutlu olmanın yolunu daha fazla satın almak, daha çok tüketmek ve daha yüksek bir statüye … More Artık Geri Dönelim

Modernitenin Başlangıcı

Aydınlanma Dönemi, Reform hareketleriyle tetiklenen, Rönesans’la birlikte harekete geçen bir toplumun modernleşme sürecinin ilk aşamasıdır. Alman ekolü aydınlanma düşüncesi için çok büyük bir önem taşıyor olsa da Rönesans’ın başladığı yer İtalya, Reformun ki Almanya ise Aydınlanma Felsefesinin başladığı yer Fransa’dır. Fransız Aydınlanmasıyla Diderot, Montesquieu, Voltair gibi düşünürlerin fikirleri sayesinde aklı referans alan, bilime ve insana … More Modernitenin Başlangıcı

Yabancılaşma

Modern insan teknolojik yaşamın kaotik yapısı içinde kendi içine dönerek, iç dünyasıyla birlikte dış dünyayı deneyimleyebilme yetisini unuttu. Dünyayı görme biçimimiz değişti. Artık insanlar öz’e değil, yalnızca göze çarpana, sadece gördüklerine odaklanıyor. Oysa gerçekten görmek, sadece gözle değil, bilinçle, kalple ve deneyimle mümkün değil midir? Unutmayalım ki gördüğümüz, dokunduğumuz, hissettiğimiz her şey yalnızca dış dünyaya … More Yabancılaşma

Beklemek ve Umut Etmek: Varoluşun Sessiz Biçimi

Beklemek, çoğu zaman edilgen bir eylem olarak görülür. Çünkü bekleyen, durağan bir zamanın içinde artık kendi eyleminin öznesi değil, sonucuna dönüşür. Yapılan bekleyiş bekleyene yabancılaşır. Durağan bir hal alır. Bekleyişin içindeyken zaman bekleyen için dursa da beklemenin “Zaman” kavramıyla anlam bulan bir anlamı vardır. Bekleyen kişi, hem duran hem de akan zamanın o tuhaf gizi … More Beklemek ve Umut Etmek: Varoluşun Sessiz Biçimi