Düşündürüldüğümüz Özgürlük

Özgür bir iradeye sahip olduğumuzu düşünmüyorum sadece özgür bir iradeye sahip olduğumuzu “düşündürüldüğümüz” bir sistemin içinde yaşıyoruz. Evet, “Düşündürüldüğümüz” dedim. Özgür olduğumuzu “düşündürüldüğümüz” bir sistemin hatta çok güzel kurgulanmış bir illüzyonun içindeyiz. İçinde yaşadığımız bu sistemin yaratıcıları bizim özgür olduğumuzu düşünmemizi istiyor. Bilincimizi, düşünce yapımızı, hayat tarzımızı hatta hissettiğimiz duyguları bile kendi özgür irademizle seçtiğimizi … More Düşündürüldüğümüz Özgürlük

Aşkın Beyaz Atlı Prensleri: Marx, Hegel ve Lacan

Bugüne kadar “Kapitalizm” ile “Aşk” yan yana anıldığında her zaman birbirinden uzak, hatta zıt iki kutup gibi görüldü; çünkü biri kişisel, içsel ve duygusal diğeri ekonomik, sistemsel ve maddiydi. Fakat yirmi birinci yüzyıla gelindiğinde bu iki kavramın yolları artık sandığımızdan çok daha fazla noktada kesişmeye başladı. İşte bu tamamen kapitalizmin başarısıdır. Kapitalizm yirmi birinci yüzyılda … More Aşkın Beyaz Atlı Prensleri: Marx, Hegel ve Lacan

Sevmek Öğrenilebilir mi?

Alman sosyolog, psikanalist ve filozof Erich Fromm, “Sevme Sanatı” adlı kitabına “Sevmek Bir Sanat mıdır? Yoksa sevgi, kaderin bir lütfuyla şanslı olanlarımızın kapıldığı tatlı bir duygu mudur?” sorusuyla başlar ve tahminimizin aksine ilk önerme üzerinde durarak sevginin bir beceri olduğunu ve tıpkı diğer sanatlar gibi öğrenilebileceğini söyler. “Sevme Sanatı” adlı kitabı ilk okuduğumda, Fromm’un sevgiye … More Sevmek Öğrenilebilir mi?

Modernlik: Özgürlüğün ve Yalnızlığın Kesiştiği Yer

Bugün biraz modernlikten bahsetmek istiyorum. Hani şu her şeyi dönüştüren, yaşamımızın her köşesine sirayet etmiş o büyük değişimden. Ama merak etme, karmaşık felsefi tanımlarla boğmayacağım seni. Gel, istersen bu konuyu daha sade ve samimi bir dille konuşalım. Modernlik denilince çoğumuzun aklına önce teknoloji gelir. Akıllı telefonlar, hızlı trenler, yapay zekâ… Birde başına “Modern” kelimesini koyduklarımız … More Modernlik: Özgürlüğün ve Yalnızlığın Kesiştiği Yer

Sanayi Devrimi ve Marksist Felsefe

Sanayi Devrimi hem ekonomik hem de toplumsal anlamda dünyanın yapısını köklü biçimde değiştiren hatta günümüz toplumlarını bile hem olumlu hem olumsuz anlamda etkileyen bir dönüm noktasıdır. 18. yüzyılın sonlarında İngiltere’de başlayan ve zamanla tüm dünyaya yayılan bu devrim, üretim süreçlerinden günlük yaşama kadar birçok alanda hayatın dinamiklerini etkilemiş ve halen de etkilemeye devam etmektedir. 18. … More Sanayi Devrimi ve Marksist Felsefe

Meta Fetişizmi

Meta fetişizmi hayatımıza girdiğinden beri artık hayatımızdaki nesnelerin özneleştiği, öznelerin ise nesneleştiği bir dünyada yaşıyoruz. “Emek-Değer Teorileri” adlı bir önceki yazımızda ve daha önce yazdığım “Meta Nedir?” adlı yazımızda “Meta” kavramını şöyle tanımlamıştık; “Meta her şeyden önce, bizim dışımızda bir nesnedir. Üretilen ve üretilirken emek harcanılan ve belki de en önemlisi sahip olduğu özellikleriyle bizim … More Meta Fetişizmi

Emek-Değer Teorileri

Önce “Emek” kavramın kelime anlamının ne olduğuna bakalım. İktisat kitapları bu kavramı şöyle tanımlıyor; “Mal veya hizmet üretimi sırasında ortaya konan insan kaynağıdır. Üretimi gerçekleştirenlerin fiziksel ve düşünsel katkılarının tamamıdır.” Mal ise yani Marx’ın deyişiyle “Meta” ise “yaşam için gerekli, yararlı ya da hoş herhangi bir şeydir”, insan gereksinmelerinin konusu, sözcüğün en geniş anlamıyla, bir … More Emek-Değer Teorileri

“Metalaştırılan Aşk, Aşksallaştırılan Tüketim”

Realizm, bağımsız bir dünyayı onu hiç idealize etmeden olduğu gibi tasvir etmeye dayanır. Çünkü idealize ettiğimiz her şey bizi bir adım daha gerçeklerden uzaklaştırır. Bu yüzden realizm hayatı tüm gerçekliğiyle kabul ederek olduğu gibi yaşamaya inanır. Peki hangisi daha doğru? Hayatımızdaki gerçeklerle yaşamayı kabullenmeli miyiz yoksa hayallerimizin bir gün gerçekleşeceğine inanmaya devam mı etmeliyiz? Bu … More “Metalaştırılan Aşk, Aşksallaştırılan Tüketim”

Bir İdeoloji Olarak Milliyetçilik

Kişilerin, toplumların, kurumların davranışlarına yön veren düşünsel, toplumsal ya da örgütsel öğretilere ideoloji denir. Yazımızın temel konusu olan “Milliyetçilik” feodaliteden ulus devletine geçiş döneminde, monarşiden cumhuriyete geçiş sürecinde ayrıca skolastik dinsel düşünceden seküler düşünceye geçişte etkin rol oynamış bir ideolojidir. Aslına bakarsanız “Milliyetçilik” kavramının en önemli etkisini siyasi alanda modern ulus devletlerinin ortaya çıkışı sırasında … More Bir İdeoloji Olarak Milliyetçilik

“Sapere Aude”: Bilmeye Cesaret Et!

Yola M.Ö 5. Yüzyıl Antik Yunan Felsefesinden çıktık. Hristiyanlığın gelişiyle birlikte bin yıl sürecek olan Skolastik ve Dogmatik düşüncenin hâkim olduğu Ortaçağ Felsefesinin dehlizlerine girdik. Bu karanlık dehlizlerden çıkarken yanımızda Rönesans’ın ışığı, gelişen bilim, Descartes ve “Cogito Ergo Sum”’ vardı. “Cogito” ile birlikte insanoğlu, Ortaçağ düşünce yapısını kendi özgür iradesiyle terk etti. Kendi aklını kullanmayı … More “Sapere Aude”: Bilmeye Cesaret Et!